24 Nisan 2013 Çarşamba

Nehir'in Evi

Doğum gününde sana özel bir hediye yapmak istedim. ve şu ana kadar en keyif aldığım projede çalışmaya başladım:)
Sen uykuya dalınca salon birden stüdyoya dönüşüyordu, sonrasında da hiçbir şey yaşanmamış gibi topluyordum etrafı:) gece aniden uyanıp beni çağırdığında yaşadığım paniği anlatamam...
Bir yandan gizlice yapmaya çalışırken '' ödevim için bana yardımcı olur musun diyerek tüm malzemeleri sana seçtirdim. Üstüne bir de harika duvar kağıtları yapabileceğim malzemeleri bulunca herşey hazırdı. 
gerisi tamamen hayal gücüne kalmıştı..
İyi ki doğdun aşkım,
Seni seviyorum.
malzeme kombinleri hazırlandı,

duvar kağıtları yapışkanlı bantlarla hazırlandı,(mutfak)
yatak odası,
salon,

banyo,

 ikea'dan aldığımız raf ünitesine duvar kağıtları yapıştırıldı
raf ünitesinin arkası için çatı şeklinde babacığının kestiği panele 
çiçekler ve kelebekler yapıştırıldı,

ve bir gece vakti evin hazırdı....


güle güle oyna bebeğim...

18 Nisan 2013 Perşembe

Okul Seçimi


Bu süreçte çok üzüldüğüm , neden? dediğim anlar çok oldu. Ve birden hayat bize farklı bir yol gösterdi. İşte bu zaman içinde yaşadıklarımın özeti.
Herşey senin için meleğim seni çok seviyorum....

Bu arayışın bu kadar zor olacağını önceden tahmin edememiştim. Üstelik yeni düzen  eğitim konusunda bu kadar bilgisizken durum iyice sinir bozucu oldu.
Dikkat edilmesi ve değerlendirilmesi  gereken birçok kriter vardı eskiye nazaran. Listeler yapıldı; devlet okulları, özel okullar ayrıldı. Öncelikle verilmesi gereken karar buydu, çevredeki ‘’iyi’’ devlet okulları araştırıldı, gönül hep devlet okulundan  yana idi. Veya  yeni düzen 4+4+4’ ün ilk 4’ünde devlet denenebilirdi fakat  bazı ilkokulların  ileriki yıllarda ortaokul  veya imam hatip olabileceği kuşkusundan dolayı devlet okulu fikrinden vazgeçildi.
Artık özel okullar pardon’’eğitim kurumları’’ arasından seçim yapılması gerekecekti. İlk etapta vizyon ve misyonu bize uymayan okullar elendi. Haritada hedefe uygun okulların yerleri ve evimize uzaklıkları tespit edildi.
Trafik düşünülerek ‘’uzak’’ olan okullar elendi. Ki bunlar arasında benim çok sıcak baktığım Küçük Prens Okulu  da vardı. Bu uzaklık konusunun Galatasaray’ın seçmelerinde gözardı edileceği konusunda mutabık kalındı...
Okullar yıllık ücretlerine göre sınıflandırıldı fakat bu sınıflandırma yapılırken anaokulu fiyatları değil ilkokul fiyatları dikkate alındı zira bazı okullarda bu fark ciddi boyutlara ulaşıyordu.
Fiyatlarına göre ‘’en iyi’’ okullar hemen elendi. Çocuğun yaşı, kapasitesi, müfredat belli iken 40-50 bin TL. Yıllık ücreti olan eğitim kurumlarının çocuğa gerçekten ne vereceği merak uyandırdı. Ha gerçekten bir fark varsaydı bu okullar neden son yıllarda diğer okullardan öğrenci transfer etmeye çalışıyorlardı anlaşılamadı!
Bu merak’ ın cevabını 9 sene sonra öğreneceğimiz için içimiz rahatladı...
Pek çok kişinin dikkat etmediği okul binalarının durumu değerlendirildi. Fark edildi ki insanların eğitimdeki öncelikleri yüzme havuzu ndan ibaret olabiliyordu. Çoğu kurumda çocukların bırakın oynayacağı görebileceği bir yeşil alan bile yoktu.  Bu içimizi acıttı. Çünkü çocuklar hepimizin çocukları idi. Ders aralarında verilen 10-15 dakika araya da solunumdan gelen TENEFFUS denmiyor muydu?
Yüzüklerin Efendisi’ ni yazarken Tolkien’ in dediği gibi ’’olaya bir harita tasarlayarak başlama uyanıklığında bulundum, geriye sadece  hikayeyi yerleştirmek kalmıştı.’’
Demek istediği içinde yaşadığımız yerle aramızdaki bağın bilincine varabiliyorsak aidiyet duygumuzun gelişmiş olacağıydı.
Kim bilir belki de mimar olduğum için bu konu bu kadar dikkatimi çekmişti....
Genel olarak artık eğitimin tamamen ticari bir sektör haline geldiği anlaşıldı. Öyle ki çoğu eğitim kurumunda karşılanmanız bile POTANSIYEL VELI olarak değil POTANSIYEL MÜŞTERI olarak görüldüğünüzün kanıtıydı.
 Devlet okullarının çoğunun belki de hepsinin imam hatip, fiyatları gayet uygun olan birtakım özel okulların ise sayıca daha da artarak devlet okulu statüsünde eğitim vereceklerini tahmin etmek zor değildi.
Ve sonunda karar verildi.
Tüm önyargıları kırıp gidip gördüğüm, aklıma gelen her soruyu sorduğum, eğitim kadrosuyla, vizyon ve misyonu  ile İstanbul’ da böyle bir kampüs yok diyebileceğim binası ile Nehir’im artık bir FENERBAHÇE KOLEJI öğrencisi idi.
Anlaşıldı ki önyargı çok ama çok kötü birşeydi.....

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
Site Meter