25 Kasım 2009 Çarşamba

Nehir harikalar diyarında

Bu sabah evde, Bebek koala helikoptere binmiş Mersin'e doğru yol alıyordu...Eşyaları helikoptere sığmadığı için kamyona yükleniyordu...Minik helikopter yol alırken şarkı çalıyordu...Ömer ve Fatoş Minik koala' ya el sallıyordu... Sponge Bob herzamanki şirinliğiyle yerde uzanıyordu... ha şirin demişken Şirin baba Ahmet ve Ayşe'nin evinde küvetteki ördak'ı yıkıyordu...tipsiz Eşek tüm bu olup biteni koltukta oturmuş seyrediyordu...Manav amca puzzle'daki yerine konmayı bekliyordu.....
ya ben eve mi dönsem acaba...


24 Kasım 2009 Salı

Kutlu olsun...

Anneciğim, bitaneciğim...
Senin ve tüm öğretmenlerin, öğretenlerin günü kutlu olsun.

20 Kasım 2009 Cuma

Caillou

Nehir doğduktan sonra bizim evde televizyon izlenmez oldu . Zaten 2 yaşından önce de önerilmiyor, gerçi sonrasında da izlenmeye değer birşey yok aslında. Ben alıştım artık televizyonsuz hayata, çok daha güzel.
Ama itiraf etmeliyim Nehir'le birlikte oturup Nemo' yu seyretme çabalarım da olmadı değil tabii. Shrek' i biraz seyretmişti, ama alışık değil çocuk sevmiyor-du işte....Ta ki Caillou kardeş bizim eve gelene kadar.
Ne olduysa bundan sonra oldu. Şimdi her akşam 30 dk. Caillou seansımız var., bekleriz...


17 Kasım 2009 Salı

Miss (kokulu) Nehir



Sen o kadar kitap oku, hergüne yapılması gereken etkinlikleri sırala, hatta yetinmeyip kitabını al,  nafile. Evde gün içinde ne görüyorsa onu taklit ediyor. Umarım geçicidir. Aksi takdirde bir elinde ıslak mendil, diğerinde elektrikli  süpürge, etrafta misss misss diye dolaşan bir temizlik canavarı yetişiyor.

Mimar-anne! Anne-mimar!

Hani diyorum, bir mimarlık ofisi olsa, haftasonları çalışılmasa, akşam ofisten çok geç çıkılmasa, çok ama çok araştırma yapılsa, tasarım yapılsa, yarışmalara katılınsa,  mimar-anne olmanın ne demek olduğunu herkes anlasa, anne-mimarlara hem bebekleriyle zaman geçirme, hem de kendini geliştirme imkanı tanınsa, öncelikler ceza olmasa, mimarlık sadece ofiste çalışmak olmasa...ne iyi olurdu!

9 Kasım 2009 Pazartesi

Emirgan Korusunda


otları topladı, cebimize doldurdu, toprakta oynadı, solucan gördü;



ördak'lara (yarı türkçe yarı ingilizce değişik bir dili var kızımın) çubuk kraker verdi. Malum içinde süt proteini olmayan yegane abur cubur, çantamızdan eksik olmaz;


çimlere uzandı, keyif yaptı;

sincapların yemeklerine ortak oldu;



çocuklarla gidilecek yerler listesinde baş köşeye kondu;
Emirgan Korusu'nda muhteşem birgün böylece son buldu...


6 Kasım 2009 Cuma

Hortlak

Hortladı yine...süt alerjisi...hortladı...
Tüm vücudu kurudu, iştahı azaldı, karnı ağrıyor, geceleri uyuyamıyor...tam geçti herhalde derken birden bire ortaya çıkıyor, ben hala burdayım diyor. Doğduğundan beri rahat bırakmadı meleğimi, rahat bir uyku uyutmadı. Çık artık hayatımızdan, kızımın hayatından...gelme birdaha, adını bile duymak istemiyorum. Kızıma acı çektiriyorsun...
rahat bırak bizi artık...

2 Kasım 2009 Pazartesi

A cup of coffee

Tesadüf...

Bu blog olayı ne kadar garipmiş. Tesadüfen rastladığım hayatları merak eder oldum... İlk önce baba-kıza rastladım...sonra anne-kıza...Ve sonra anneyle-kızlarına ...ve de anneyle-oğluna.... Ne güzel, üretken insanlar var...iyi ki varlar..
Demiştim ya seviyorum bu blog olayını....

Korku


Kış yüzünü tamamen gösterdi artık. Güneşi özleyeceğiniz gibime geliyor. Geçen yıl bir dönem hiç görememiştik güneşi, pek sıkıcı...Tabi durum böyle olunca Nehir'le nereye gidelim diye düşünüyoruz. Bunun için gerçekten sıkı bir araştırma yapmalıyım. Ben öyle alışveriş merkezlerini seven biri değilim, zaten çocuklar için de uygun yerler değil. Gelin görün ki ihtiyaçlardan dolayı gitmek zorunda kalıyor insan. Hoş hava güzel olduğu zaman beni asla bir alışveriş merkezine sokamazsınız o başka.
Gel gelelim asıl konuya. Bugün babamız bişeyler alırken biz de oyalanmak için Avm'ndeki oyun salonuna girdik. Hani şu jeton alıp oyuncaklara binilen yerlerden. Önce  minik atlıkarıncaya sonra da trene bindik. Son olarak Nehir'i balkabağı taşıyan atların olduğu oyuncağa bindirdim. Ve başladı sallanmaya tam o sırada Nehir başladı koookku, koookku demeye. Hemen indik tabii. Asıl beni bir korku aldı o anda. Neden korktu?, Ben yanlış bişey mi yaptım?, Miniminnacık çocuk korkuyu nerden bilsin? gibi sorular geldi aklıma. Kafamda binbir soruyla eve geldik. Akşam tam uyuyacağı sırada bana sımsıkı sarıldı ve başladı yine koookku, koookku demeye. Ben de kızıma sımsıkı sarıldım ve başladım ninniler söylemeye. Aaaaç, aaaaç deyip lambayı gösterdi. Hemen açtım ve 1-2 dakika sonra uyumuştu. 
İlk etapta biraz olsun rahatlamak için internette sıkça ziyaret ettiğim siteyi ziyaret ettim. Ve gerçekten de rahatladım. Tabii ki bu durumu takip edip ona göre önlemini alacağız. Acaba herşeyi çok mu büyütüyorum?



LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
Site Meter