28 Ekim 2009 Çarşamba

1.5 Nehir

Canım kızım,
Biraz önce  uykuya daldın. Ne kadar çabuk geçiyor zaman, hızına yetişmeye çalışıyorum. Tam 27 aydır birlikteyiz seninle. Sohbet bile etmeye başladık. Yaşını sorduğumda  biçukk diyorsun artık :) Kendi kararlarını kendin veriyorsun. İtiraz ediyorsun, onaylıyorsun, ne çok hoşuma gidiyor bir bilsen. Her geçen gün şaşırtıyorsun beni.
Dününü özlüyorum hala bebeğim, yarınını da dört gözle bekliyorum. Nice mutlu biçuklu senelere bitanem. İyi uykular, renkli ve tatlı rüyalar...

Seni seviyorum

26 Ekim 2009 Pazartesi

Kafa karışıklığı!

Hastalandık demiştim, hala iyileşemedim ve doktora gittim. Tanı grip. Bununla da kalsa, doktor ne dese beğenirsiniz, domuz gribi virüsü bile olabilirmiş bu virüs.  Hatta abartmıyorum domuz gribi olmam durumunda sevinmeliymişim!!! Vücudum antikorları üretip kızımı da korurmuş( hala emzirdiğim için!?) Bende bir panik, doktor ise gayet sakin; rahat olun dedi. Diğer grip virüslerinden bir farkı yok, hatta kültür aldırıp domuz gribi teşhisi konan hastalarımız oldu ve biz sağlık bakanlığına bildirmedik!!! Maalesef abartıldı bu durum, tedavisini verip takip ediyoruz, bir-iki güne iyileşiyor zaten hastalar.....Allahım doktor konuştukça kafam daha da karıştı. Peki termal kameralar, maskeli insanlar, karantinalar da neyin nesiydi. Madem bu virüs diğer grip virüsleri gibiydi, nedendi bu telaş? Neden bizi bu kadar korkuttular. Ya da doktor mu yanılıyordu? Kim verecek bunların cevabını bilemiyorum. Kime inanayım onu hiç bilemiyorum.

Geçenlerde kızkardeşimin başına gelenler tahmin ediyorum artık çoğu insanın sıkça karşılaştığı bir olay haline geldi.Tam ona gülümseyip sevimli hareketler yapan miniği sevmeye yeltenirken! annesinin çığlıklarıyla irkilmesi olayı. Dokunmayın! dokunmayın! diye bas bas bağıran bir anne!
Tamam her anne çocuğunun iyiliğini ister de böyle mi olmalı? O minik kız ne düşündü acaba o an? Onu nasıl etkiledi bu durum? Çünkü eminim aynı olay gün içinde sık sık tekrarlanıyordur.
Neden?'ler birikiyor aklımda, neden herşey sırf kafa karışıklğı buralarda? Neden güvenebileceğimiz bir kurum yok? Neden kızımın geleceği için endişelenmek durumunda kalıyorum? Neden insanlar gün gibi ortada olan şeyleri göremiyorlar?

Neden?

23 Ekim 2009 Cuma

Hata_bX-59cppw

Ya ben ne kadar seviyormuşum seni sevgili blogum. Sabah sana ulaşmaya çalıştığımda şu hatayla karşılaştım: Error Code: bX-59cppw. Nasıl korktum anlatamam. Yazılarım, fotoğraflarım hepsi yokolmuştu. Neyseki Blogger'dan kaynaklanan bir problemmiş ve hemen çözdüler. Bidaha hiç ayrılmamak dileğiyle...



21 Ekim 2009 Çarşamba

Nehir yalida

Ailecek hastalandık, zaten birimiz grip olsa ardından herkese bulaşıyor bu meret. Ondan yazamadım bu aralar...özledim blogumu...
Bir yer tanıtmak istiyorum size bugün, bilenler biliyordur gerçi. Bizim için çok özel bir yer, orada evlendik. Evlendikten sonra da çıkmadı hayatımızdan, en güzeli de bu ya...Her gittiğimde o güzel günü bir kez daha yaşıyorum, az insana nasip olur bu duygu. Genelde gelip geçer insanın hayatından düğününün yapıldığı yer. Şansım vardı ki tanıdım Zeynep'i ve ailesini ve böylece başladı güzel dostluk. Benim gibi tarihe meraklı biri için bulunmaz bir yer Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı...Ve şimdi Nehirim da soluyor bu tarih kokan havayı...



12 Ekim 2009 Pazartesi

Ah bu gitmeler...

Ne düşündüm bugün evden çıkarken biliyor musun bebeğim? Şimdi sen beni yolcu ediyorsun ya hani, günün birinde de ben seni uzaklara yolcu eder miyim? O minik ellerinle el sallarken bana, gözlerin gitme diyor biliyorum. Birgün gelir aynı duyguları ben de yaşar mıyım?
Ne diyorum ben, tabii ki olabilir tüm bunlar, ben yapmadım mı sanki! Evimizin balkonundan annemin ve anneannemim el sallayışları gitmez hiçbirzaman gözlerimden...Hepimizin gözyaşları içimize akmıştı biliyorum, taaa ki araba köşeyi dönünceye dek...İşte bu gitmelerden belki de insan daha bi sorumlu oluyor kalanlara karşı, ondandır düştüğünde daha güçlü olarak ayağa kalkabilmek...
Canım kızım, hayat senin, dilerim ufacık bir çakıl taşı bile yetsin seni mutlu etmeye...

seni seviyorum zeytinim...

Söğüt Gölgesi

Evet tamamıyle bize aitti. Dingin, ferah, temiz, serin... Zaten seninle heryer güzel bebeğim...

7 Ekim 2009 Çarşamba

Maria Montessori



Blog listemde görmüşsünüzdür Montessori Eğitimi blogunu. Montessori eğitimi Maria Montessori'nin kurucusu olduğu metoda verilen addır. Bu metod aslında şimdi çoğu eğitim merkezinde bebek-çocuk gelişiminde kullanılan metodun temelidir. Montessori metodunun özü, çocuğu ebeveynleri ve çevresindeki diğer yetişkinler tarafından şekillendirilecek bir hamur gibi görmek yerine onun içindeki potansiyeli açığa çıkarmaya yardımcı olmaktır.
Bu konu aslında yazmakla bitmez, biraz özetleyebildiysem ne mutlu bana. Gelin görün ki insanları bu konuda bilgilendirmeye çalışanlar bazı kendini bilmezler tarafından hackleniyorlar! Mantıklı bir açıklaması yok bunun, ellerine ne geçiyor bilinmez. Bilinen şu ki içlerinde kötülük olan insanlar iyiliklere sataştığı sürece iyilikler yükselmeye devam edecek.


6 Ekim 2009 Salı

Velvet Leaf

VL

VL by sinemkansu featuring Marc Jacobs

1 Ekim 2009 Perşembe

Flamenko

Sabah saat 07.00!

:Anniiiiiii
:efendim tatlım
:deeeeeeel
:geliyorum bebeğim
:aaa aaaa
:tamam alıyorum seni kızım
:açç açç açç açç....
:evet tatlım açtım ne istiyosun
:annanne, diy diy
:anneannenin aldığı ciciyi mi giyeceksin, ama o sana büyük bebeğim!
:uoooookk uooookk diy diy diy diy
:tamam canım kızım giyelim bakalım......

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails
Site Meter